Haber
2016-03-27 17:23:21
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Ayla Keskiner; KADINLAR TOPLUMUN KURUCU VE KORUYUCU UNSURUDUR

Eğitim Bir Sen Amasya Şubesi Kadınlar Komisyonu tarafından düzenlenen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kadın eğitim çalışanlarına kokteyl verilerek kutlandı. Yoğun katılımın olduğu programda konuşan Amasya Şubesi Kadınlar Komisyonu Başkanı Ayla Keskiner; 8 Mart Dünya Kadınlar günü etkinliğimize hoş geldiniz diyor katılımlarınız teşekkür ediyor toplumumuzun kurucusu koruyucusu temel taşı direği olan özellikle çalışan kadınlarımız olmak üzere  bütün kadınlarımızın kadınlar gününü kutluyorum diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadınların haklarını aramak, çalıştıkları işin karşılığı olan ücreti alabilmek için başlattıkları mücadele mirasının yıldönümüdür. Bu mücadelenin 1857 yılında başladığı dikkate alındığında, aradan geçen süre zarfında kadının yaratılış gayesi çerçevesinde hak ettiği değer, toplumsal misyon, sosyal inşa ve geleceği ihya ekseninde yeterli gelişmenin olmadığı açıkça görülmektedir.

Emeğin hak ettiği değeri bulması ve insanın inandığı değerlere uygun yaşamasını sağlanmak noktasında mücadele etmeyi varlığının amaç ve ilkesi gören sendika olarak, bütün kadınlarımızın gününü kutluyor, kendilerine sağlık, huzur ve başarı diliyoruz. Kadınlar, toplumun temel taşı, direğidir. Başarı, huzur ile tesis edilmek isteniyorsa, o direğin sağlam tutulması hayati önem ve önceliktedir. Bugün, dünyanın yaşadığı derin sosyal, psikolojik, kültürel bunalımların tabanında, hayatın esas nüvesini oluşturan ailede merkezi rol üstlenen kadının ontolojik konumundan edilmesi yer almaktadır. Yine bugün, gerek acımasız kapitalist işleyiş gerekse savaş ve terör gibi yıkıcı gidişat, çocuklarıyla birlikte en çok kadınları mağdur etmektedir.

Pragmatizmin siyasi, sosyal, ahlakî bütün sınırları aştığı, daha doğrusu çiğneyip geçtiği dönemlerde, parasal kazancı ‘put’ edinen kapitalizm, çıkar alanını genişletmek için, üretimin hizmetinde tüketime köle yaptığı kadını gelenekten, kültürel değerlerden uzaklaştırmış, tasarlanan yeni dünyanın kışkırtıcı figürü ve ikonu haline getirmiştir.

İslâm coğrafyasında ve Batı modernizmine teslim olmamış diğer toplumlarda, toplumsal değişimlerin, hatta bizde 28 Şubat sürecinde görüldüğü şekliyle siyasi dayatmaların kadın üzerinden sürdürülmesi tesadüfi olmayan toplum mühendislikleri gereği olarak baştan sona planlı programlı operasyonlardır. Operasyon yapanların kadının özgürleşmesi gibi bir dertleri asla olmamış, ancak onlar, kadınlarını kendi ideolojileri doğrultusunda biçimlendiremedikleri toplumları etkisizleştiremeyeceklerini anlamışlardır.

Bizim değer dünyamızda kadın hiçbir ideolojinin ne aracı ne oyuncağıdır; yaşamın ana öğesi, kurucu ve koruyucu unsuru, bir bütünün diğer yarısı olarak bütünlüğün tamamlayıcısıdır. Evde, sosyal ve kültürel hayatta kadın her türlü kültürel varlığın yüklenicisi olmuştur.

Kadını evinden, ailesinden koparıp, onu kendine özgü fıtratından uzaklaştırmayı çağdaşlık, özgürlük, eşitlik gibi içi aldatmalarla doldurulmuş kavramlarla kışkırtan,  kontrolden çıkmış birinci feminist dalga,  geride telafisi imkânsız tahribatlar bırakarak köklü,  kapsamlı değişim, yaşamın oturduğu temelleri derinden sarsmaya başladı.  Batı, her şeyini katarak yükselttiği yeni uygarlığını, önce ucuzlattığı,  sonra da büsbütün yıkıp yok ettiği ruhun, aklın, sevginin üzerine  inşa etti.

Bugün gelinen noktada, modern yaklaşım sadece kadın için değil, insan için hiçbir ontolojik anlam ve amaç inşa edememiştir. Kadın olsun erkek olsun, insan, manasız  bir yaşam içinde boş hayallerle avunmaktadır. İnsan, anlam derinliğini,  asaletini yitirmiş, yitirmek üzeredir. İlk evrede aldatılarak sömürülen kadın, ruhunun güzelliğinden soyulmuş, ikinci evrede tensel varlığı tüketim piyasasına pazarlanarak doğrudan aldatıcı bir figüre dönüştürülmüştür.

Kapitalizm, kurnazca sürdürdüğü algı operasyonlarıyla iliklerine kadar sömürüye ve pazarlamaya elverişli  hale getirdiği kadını ‘özgürlük’ yalanıyla aldatmayı sürdürebilmektedir. Kadının maddi-manevi tüm varlığı, sömürü, istismar, yağma, talan ve kazanç alanına dönüştürülerek  hiçleştirilmiş, aşağılanmıştır. Eğer ‘Kadının Adı Yok’sa, bu  sebeple ve bu gelişmeler nedeniyle yoktur.

Sosyal, kültürel değişimin karmaşık toplum yapısı içinde bir mihenk taşı olarak kadının hayat içinde konum ve saygınlığını muhafaza etmek önemlidir. Dışarıda iş kadını, çalışan, içeride evinin hanımı, çocuğunun annesi olarak kadın, toplum düzenimizin en saygın varlığıdır. ‘Cennet annelerin ayakları altındadır’ anlayışı ile biz kadına sevgi, saygı ve hürmetle yaklaşırız. Kadınlarını zelil eden toplumlar, zillete düşer.

Bize göre, kadın hayatın her kademesinde yer almalıdır. Kadın, hayati görevi göz ardı edilmeksizin desteklenmeli, korunmalı, tahkim edilmelidir. Çünkü kadını korumak toplumu korumaktır; tüm canlılığı, coşkusu, nezaheti, inceliği ile bugünü ve yarını korumaktır.

Eğitim-Bir-Sen olarak, böyle bir günü, kadınların sorunlarına odaklanma açısından bir fırsat olarak görürken, kadınları ve sorunlarını adeta bir güne hapseden anlayışı da sağlıklı bulmadığımızı belirtiyor; başta kadın çalışanlar olmak üzere, bütün kadınların ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü, sorunlarının çözümüne vesile olması temennisiyle bir defa daha kutluyoruz. 

 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen